Yaşayacak ve Yaşatacağız

Vatanımızın kurtarıcısı, devletimizin kurucusu Atatürk, 10 Kasım 1938 günü saat 09.05’te aramızdan ayrıldı.

Her 10 Kasım günü içimizi burkan bu ayrılışı 73’üncü kez yaşamak her ne kadar çok zor olsa da, onun fikirleri ile onun gösterdiği yolda yürüyor olmak bir teselli belki de.

Onun ileri görüşlülüğü, onun vatanseverliği, onun cesareti, onun liderliği sayesinde kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyet’ini yaşatmak ve korumak her vatansever Türk evladının birinci görevidir.

O günleri anlatmaya gerek yok, yıllardır okuyor, izliyor, biliyoruz.

Atamızın ve silah arkadaşlarının yaptığı kahramanlıkları, vatan toprakları uğruna gözlerini kırpmadan ölüme meydan okumalarını tarih kitapları yazıyor, bunları sadece bizler değil tüm dünya biliyor.

10 Kasım’lar Atatürk’e yas tutma günü değil, onun fikirlerini tüm dünyaya haykırma günüdür aslında, ona karşı olanlara inat, onun fikirlerine karşı duranlara inat haykırma günüdür.

Atatürk’ün ölmediğini, fikirleriyle aramızda olduğunu gösterme günüdür 10 Kasım’lar.

Atatürk sadece bir komutan, bir asker değil, Atatürk bir ilimdir, Atatürk başlı başına bir değişimdir.
Atatürk düşünendir, Atatürk uygulayandır, Atatürk bir cesaret abidesidir.

Atatürk’ün ölmediğini hepimiz biliyoruz;

10 Kasım’ları ise onun yaptıklarını, onun düşüncelerini daha iyi anlayabilmek için bir anma günü olarak görüyoruz.
Atatürk’ü sadece bedenen kaybettik 10 Kasım 1938 sabahı saat 9’u 5 geçe, oysa ruhunun yaşadığını, fikirlerinin yaşadığını, onun vatanı için, milleti için, bayrağı için, dini için, insanlık için her zaman var olacağını biliyoruz.

Onun ileri görüşlülüğünü, onun merhametini, onun yol göstericiliğini, onun komutanlığını, onun devlet adamlığını, onun vatanını ne kadar çok sevdiğini biliyoruz, özellikle çocuklara, gençlere ve Türkiye Cumhuriyetinin sahiplerine olan inancının tam olduğunu, güveninin tam olduğunu biliyoruz.

Biliyoruz ki o ölmedi, bizlere düşen görevde onu yaşamak ve yaşatmak.

Öyleyse yaşayacak ve yaşatacağız.