Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki… Bu ülkede öyle absürt, öyle tezat ve öyle garabet olaylar yaşanıyor ki, normal yaşantısı olan bir insanın idrak etmesi inanın mümkün değil. Öyle bir ülke..
Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki…
Bu ülkede öyle absürt, öyle tezat ve öyle garabet olaylar yaşanıyor ki, normal yaşantısı olan bir insanın idrak etmesi inanın mümkün değil.
Öyle bir ülke düşünün ki, akşam yatıp sabah kalkıyorsunuz; para politikası değişmiş, dış politika değişmiş ve ne kadar temel dinamikleri varsa, yıllara sari olarak hepsi birden dinamitlenmiş!
Mesela, öyle bir ülke düşünün ki, tam 128 milyar doları buhar olup uçmuş!
“Millete harcadık” deyip harcama kalemlerini açıklayamayan var, “satıldı” deyip listesini veremeyen var, “yastık altında duruyor” deyip hangi yastığın altına saklandığını kendisi bile bilmeyen var, “kasada duruyor” deyip kasayı açıp gösteremeyen var.
Dahası var…
“Türkiye’nin hiçbir zaman 140 milyar dolarlık satılabilir bir döviz rezervi olmadı ki” diyen ve hatta en yetkili ağızlardan bu para “128 milyar değil, aslında 165 milyar dolardı” diyen bile var.
Birilerinin dediği gibi “hiçbir şey olmasa bile bir şeyler oldu” Merkez Bankası Başkanı bir gece yarısı operasyonuyla görevinden alındı, damat ise aynı 128 milyar dolar gibi sır oldu.
Ama açılan bir soruşturma yok!
Hemen ardından, ortaya bir deniz subayı çıktı.
Sözüm ona koskoca “Amiral”…
Omuzları sırmalı beyaz üniformasının üzerine bir cübbe geçirdi, başına da bir sarık oturttu ve devletin o makam için tahsis ettiği parlak yıldızlı ve kırmızı flamalı lüks makam aracıyla bir tarikat evine gitti.
Askeri disiplini berhava eden ve binlerce yıllık ordu geleneğini yerle bir eden bu personel hakkında ne işlem yapıldı?
Sözüm ona bir soruştur-ma açıldı…
Peki, ne oldu, sonucunu bilen var mı?
Yok!
Üç maymunu oynanmaya devam ediyorlar, herkes sus pus!
Derken, bir Bakan çıktı ve kendi şirketinden kendi bakanlığına, epeyce bir dezenfektan kakaladı!
Bir soruşturma açıldı mı?
Yok!
Hatırlarsınız…
Hani bir Fesli Kadir vardı. Atatürk’e demediğini bırakmayan ve “Kurtuluş Savaşı’nda keşke Yunan galip gelseydi” diyebilecek kadar alçaklaşan bir alçak! Ve dahi Diyanet İşleri Başkanı’nın bile hediyelerle kapısını aşındırdığı bir alçak…
Siz hiç bu fesli müptezelin soruşturulduğunu duydunuz mu?
Yine bir “Görmez” vardı.
Kendisine görme denilen hiçbir şeyi görmeyen, adeta bir kör imamdı.
İşte bu Görmez var ya, Diyanetteki görevini bırakırken Diyanet’in (yani Devlet’in, yani tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan) tam 23 milyar lirası kayıptı!
Açıldı mı bir soruşturma?
Yok!
Biliyorsunuz, son günlerde pek meşhur olan “Boynukalın” bir imam daha var.
Bu Boynukalın Efendi ibadet dışındaki siyasi işlere de pek meraklı. Şimdiye kadar ne tweetler attı ve ne söylemlerde bulundu. Bu şahıs, en son işi “milletin orasına pamuk tıkama”ya kadar götürdü!
Peki, bu pamuk tıkamaya pek meraklı “tıkaç” arkadaş hakkında bir soruşturma açıldı mı?
Yok!
Hoş, daha önce de “milletin orasına koyan”lar soruşturulmamıştı.
Görüyorsunuz işte, millet; orasına koyanlarla, orasına pamuk tıkamak isteyenler arasında kaldı!
Bakın, ortada “Bazı Kisvelerin Giyilmeyeceğine Dair, Kanun Tatbik Suretini Gösterir bir Nizamname” var. Ama bu nizamnameye rağmen, ibadet ve görev yerleri dışında sarık, cübbe ve şalvarla dolaşan veya herhangi bir tarikat, cemaat veya gruba aidiyeti simgeleyen başlıklarla gezen birçok hükümet imamı var.
Siz hiç bunlara karşı herhangi bir soruşturma açıldığını duydunuz mu?
Siz hiç “anıt” ile “put”u birbirine karıştıracak kadar cahil, sorgulayamayacak kadar zavallı ve kendine bir devlet hediye eden Atatürk’ün anıtlarına saldırabilecek kadar gafil müptezellerin, hiç ceza aldıklarını gördünüz mü?
Hatırlarsınız, onca belediye başkanı yalnızca bir muktedirin ağzından çıkan bir emirle görevden alındılar. Ağlaya ağlaya görevlerini bıraktılar. Peki, bu görevden alınan başkanlara bir soruşturma açıldı mı?
Yok!
Soru şu: Suçları yoksa neden görevden alındılar, eğer suçları varsa neden soruşturulmadılar?
Hani bir de şu 4 bakan vardı ya…
“Ne yaptıysak birlikte yaptık” diyordu biri, “Bakara makara” diyordu diğeri (al sana saygısızlığın şahı), Reza Zarrap için “Önüne yatarım” diyordu bir diğeri, Bir başka Bakan daha vardı ve “Saat kaç?” diyenlere çok bozuluyordu hani…
Hiç soruşturuldu mu bunlar?
İzin verildi mi hiç?
Yok!
Ha bir de şu başımızın belası Fetö’nün siyasi ayağı vardı.
Açıldı mı bir soruşturma?
Yok!
Kılıçdaroğlu’na yumruk atan bir inek hırsızı vardı ya… Sahi ne oldu o hırsız?
Bitti mi?
Hayır.
Turpun büyükleri hala heybede…
Yanlış Suriye politikası nedeniyle ülkeyi mülteci cennetine çevirenler soruşturuldu mu?
Yok!
Barzani itine “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye slogan atıp güzelleme yapanlara, Pkk eşkıyalarını Habur’da davul ve zurnalarla karşılatıp, üstü açık otobüslerde aynı birer kahraman gibi şehir şehir gezdirenlere, Osman Öcalan şerefsizini TRT’ye çıkaranlara, Bebek Katili Teröristbaşı’nın mektubunu yine TRT’den okutanlara bir soruşturma açıldı mı? Var mı duyanınız bileniniz?
Yok!
Peki, Kuvayı Milliye’ye ve Cumhuriyet devrimlerine karşı açıkça düşmanlık güden İskilipli Atıf’ın adını İskilip Devlet Hastanesi’ne, başka bir hain olan “elimden gelse Türkleri Arap yapardım” diyen bir milliyetsizin, “Kuvayı Milliye bir sergüzeştin sarhoşlukla ilan ettiği bir fitnedir” diyen bir alçağın, İngiliz Muhipleri Cemiyeti üyesi bir düzenbazın ve “Kuvayı Milliye’cilerin katli vaciptir” diye bir fetva verebilen su katılmamış hainin… Yani Mustafa Sabri şerefsizinin adını Tokat Anadolu İmam Hatip Lisesi’ne verenler soruşturuldu mu?
İngiliz işbirlikçisi, bölücü ve isyancı Seyit Rıza’nın heykelini (Tunceli Kışla Meydanı’na) diktirenlere, başka bir İngiliz işbirlikçisi ve isyancı olan Şeyh Sait’in adını Diyarbakır Dağkapı Meydanı’a verenlere yönelik bir soruşturma açılmış mıdır?
Açıldı ise sonucu ne olmuştur? Var mı bir bilen?
Bu ülkede gerçekten akıl almaz işler oluyor!
Mavi Vatan’daki adalarımızı Yunan’a işgal ettirenler soruşturuldu mu?
Süleyman Şah Türbesi’ni (sözüm ona) başarılı bir harekâtla kaçırarak, vatan toprağını Işid eşkıyalarına teslim edenler, askeri kışlasına ve polisi de karakoluna adeta hapsederek eşkıyalara yol verenler, Salih Müslim şerefsizinin ayağına kırmızı halılar sererek rol verenler, bir 29 Ekim günü Türk toprakları üzerinden Kobani’ye can verenler, Tünel ve barikatlara göz yumanlar soruşturuldu mu?
Yok!
Bu ülkede T.C. tabelaları kaldırıldı, “Ne mutlu Türk’üm diyene” levhaları indirildi, Türk milliyetçiliği bile ayaklar altına aldırıldı!
Onuncu Yıl Marşı, Andımız ve dahi Mustafa Kemal’i hatırlatıyor diye Vardar Ovası Türküsü, Türkü yasaklandı.
Bir soruşturma açıldı mı?
Yok!
Bütün bunlara ne bir soruşturma, ne de bir kovuşturma açılmazken, dün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na bir soruşturma açıldı.
Neden?
Bir türbeyi ziyaret ederken, ellerini arkasında birleştirdi diye!
Nasıl adalet ama?
Unutmayın: Neye layıksanız o şekilde yaşarsınız…
Ve yine unutmayın: Bir kavim kendi durumunu düzeltmedikçe Allah o kavmin durumunu düzeltmez.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.