Çanakkale Tabip Odası Yönetim Kurulu Adına Doç. Dr. Coşkun Bakar ile Çanakkale Ses Şube Başkanı Yusuf Yıldırım bir basın açıklaması yaptılar, Yapılan açıklama şöyle: Bugünlerde almış bulunduğumuz bir haber bizleri..
Çanakkale Tabip Odası Yönetim Kurulu Adına Doç. Dr. Coşkun Bakar ile Çanakkale Ses Şube Başkanı Yusuf Yıldırım bir basın açıklaması yaptılar,
Yapılan açıklama şöyle:
Bugünlerde almış bulunduğumuz bir haber bizleri endişelendirmektedir.
Üniversiteden aldığımız bilgilere göre Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ile Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği arasında ortak işbirliği protokolü imzalanması için çalışmalar yapılmaktadır. Bu kapsamda Devlet Hastaneleri ile Tıp Fakültesi Hastanesinin yönetimleri birleştirilerek, Genel Sekreterlik bünyesinde tek bir hastane yapısına kavuşturulması planlanmaktadır. Yeni hastane yönetim olarak Sağlık Bakanlığı’na bağlı olurken eğitim ve araştırma işleri hastane yöneticisi sorumluluğunda Dekanlığa bırakılıyormuş gibi görülmektedir.
İlk bakışta sadece hastane yönetimlerini ilgilendiriyormuş gibi görülen bu fiili durum tüm halkımızın sağlığını yakından ilgilidir.
Kamu ve Üniversite Yöneticileri ile Siyasetçilere ve Halkımıza Hatırlatırız
Bizim sağlık sistemimiz basamaklı yapıda kurgulanmıştır. Bu çerçevede evde ve ayakta tedavi hizmetlerinden aile hekimleri, yataklı tedavi hizmetlerinden de devlet hastanesi sorumludur. Devlet hastanelerinin asli görevi aile hekimlerinin tedavi edemediği hastalara ayakta ve daha çok olarak da yataklı tedavi hizmetlerinin verilmesidir. Birinci ve ikinci basamak denilen bu iki yapı halkımızın yaşadığı sağlık sorunlarının tamamına yakınını çözme kabiliyetinde olan ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından da önerilen bir sistemdir. Bu amaçla da gerekli olmamasına rağmen ülkemizde neredeyse her ilçede bir devlet hastanesi yapılmıştır.
Üniversite hastaneleri ve büyük şehirlerde bulunan eğitim araştırma hastaneleri ise bu iki yapıyı tamamlayan referans hastanelerdir. Eğitim ve araştırma hastanelerinin en önemli varlık nedeni eğitimdir. Bu eğitim, pratisyen ve uzman hekim yetiştirmesinin yanında birinci basamak ve ikinci basamak sağlık kuruluşlarının ihtiyaç duyduğu eğitimin de verilmesi şeklinde olmalıdır. Eğitim araştırma hastaneleri bir bölgeye sağlık hizmeti sunmak için kurulmazlar. Bu iş için devlet hastaneleri ve özel hastaneler zaten vardır. Asıl sağlık hizmetini bu kurumlar sunar. Bu hastanelerin bir görevi de isimlerinde yer aldığı gibi araştırma yapmaktır. Bu özellikle bilimsel araştırmalar olduğu gibi devlet hastanelerinde tedavi edilemeyen zor vakaların tedavilerin yapılması şeklinde de olabilmektedir. Zaten sevk zincirinde en ileri basamak bu hastanelerdir ve üçüncü basamak olarak da tanımlanmaktadır.
Bugün geldiğimiz noktada siyasi iradenin baskısı ile ikinci basamak bir hizmet hastanesi ile üçüncü basamak bir eğitim hastanesi bir araya getirilmeye çalışılmaktadır. Bu durum bir süre sonra iki hastanenin de görevlerini layığı ile yapamamalarına neden olacaktır.
Sağlıkta Dönüşümün diğer uygulamalarında olduğu gibi halka daha kaliteli hizmet sunumu gibi süslü sözlerle ve görüntülerle başlayacak olan bu uygulama sonradan duvara toslayacaktır.
Peki, ne olacaktır?
Yıllardır kendi çalışma düzenlerini ve hiyerarşik yapılaşmasını oluşturulmuş iki farklı kurum bir araya getirildiğinde, yeni yapılanmanın neye göre olacağı belirsizdir. Bu durumun iş barışında yaratacağı sorunlar hastaların kaliteli bir sağlık hizmeti almasına engel olabilecek düzeyde olacaktır.
Devlet hastaneleri kendi iç dinamikleri içinde üniversite hastanesi ile sevk zinciri üzerinden birlikte çalışmaktadır. Şimdi yıllardır uzman olarak tecrübe kazanmış bir hekim, üniversite hastanesindeki bir akademisyenlerle nasıl bir ilişki içinde olacaktır?
Asıl işlevi eğitim ve araştırma olan üniversite hastanesi yeni yapılanmada hastane yöneticisinin denetimine sunulmaktadır. 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre hastane yöneticileri doktor bile olmayabilirken, hangi yetkinlikle eğitim ve araştırma hizmetlerinin denetiminden sorumlu olacaklardır?
Asıl amacı hastanelerinin kâr etmesi olan yöneticiler acaba eğitim ve araştırmayı ne kadar önemseyeceklerdir?
Kâr güdüsü ile aksayan eğitim hizmetlerinin yaratacağı toplum sağlığı tehdidinin sorumlusu kim olacaktır?
Bu işbirliği protokolü önceleri illerde kendi hastanelerini açamayan üniversite hastanelerinin kurulmasını kolaylaştırmak amacıyla düşünülmüştü. Oysa şimdi iki kurumunda ayrı ayrı yeni hastaneleri binaları yapılırken bu birleşmenin altında yatan asıl niyet nedir? Açıklanmalıdır!
Yoksa Sağlık Bakanlığı uluslararası zincirlere pazarlamak istediği hastaneleri tek çatı altında toplamaya mı çalışıyor?
İki Kurumun Yöneticilerini Uyarıyoruz
Alınmaya çalışılan bu karar yersiz, zamansız olup uygun değildir. İki kurumun birleştirilmesi hem daha zor yönetilmesine neden olacak hem de toplum sağlığını tehdit edecektir. Zaten iki kurumun da yönetimsel olarak zorluklar içinde olduğunu biliyoruz bu uygulama ile ortaya çıkacak kurumu yönetmeniz çok daha zor olacaktır. Lütfen bu akıl dışı uygulamadan vazgeçin.
İki Kurumun Hekimlerini ve Sağlık Personelini Uyarıyoruz
Yıllardır kendi kurumunuzda, tercihlerinizin doğrultusunda sağlık hizmeti sunmak amacıyla emek sarf ettiniz. İçinde bulunduğunuz dinamikleri içinde gelecek ve kariyer planlaması yaptınız. Şimdi birbiriyle taban tabana farklı iki yapı birleştiriliyor. Bundan çalışma düzeniniz ve gelecek planlarınız olumsuz etkilenecektir. Ve her zaman olduğu gibi de size doğru düzgün görüş sorulmuyor. Lütfen bu duruma sessiz kalmayınız. Aksi takdirde yaşananlardan sadece yöneticiler değil, sizler de sorumlu olursunuz.
Halkımıza Sesleniyoruz
Sessiz sedasız yaşanılan bu fiili durum asıl sizi ilgilendiriyor. Çünkü bu iki kurumun varlık nedeni sizin sağlığınız. Ve Sağlık Bakanlığı yine sanki sizin için yapıyormuş gibi toplum sağlığını tehdit etmeye devam etmektedir. Bu durumu allayıp pullayarak size sunacaktır. Ancak iki kurumun işleyişi bozulduğunda bu durum mutlaka size yansıyacaktır.
Ayrıca en önemli risk tıp eğitiminin aksamasıdır. Zaten birçok sorun içinde bulunan tıp eğitimi, bu yapı içinde tamamen yok sayılacaktır. Tıp eğitimi işletme mantığı ve özellikle kâr mantığı ile çatışmaktadır. Çünkü günlük kâr getirmeden çok fazla yatırım ve kaynak gerektirmektedir. Bugün bile üniversitede doğru düzgün sınıf bulunmamakta ve öğretim üyesi kadrosu çok zayıftır. Özellikle temel bilimlerde en önemli dersler ya bir kişi tarafından verilmekte ya da hiç öğretim üyesi bulunmamaktadır. Hal böyleyken kâr amacıyla birleşmiş yeni hastanede eğitime yatırım yok hükmünde olacaktır. Zaten bu karar da doktor olmayan yöneticilere bırakılacaktır. Bu koşullar altında yetişecek olan doktorlar gelecekte size ve çocuklarınıza sağlık hizmeti sunacaktır. O yüzden bu birleşme en çok sizin sağlığınızı tehdit etmektedir. Lütfen yaşanılanları biraz daha anlamaya ve demokratik tepkilerinizi göstermeye çalışın.
Çanakkale Tabip Odası olarak bize dayatılan bu birleşme oyununu endişe ile izliyoruz. Ve toplum sağlığı adına endişe duyuyoruz. Bu nedenle herkesi bir kez daha uyarmayı görev olarak görüyoruz.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.