Son günlerde garip şeyler oluyor… Eski dostlar düşman, eski düşmanlar dost oluyor. Bir bakıyorsunuz, rakipler ekip, ekipler de rakip olmuş. Şaşırmamak mümkün değil. Yahu biz, Rusya’dan aldığımuz S-400’ler nedeniyle Amerika’yla..
Son günlerde garip şeyler oluyor…
Eski dostlar düşman, eski düşmanlar dost oluyor.
Bir bakıyorsunuz, rakipler ekip, ekipler de rakip olmuş.
Şaşırmamak mümkün değil.
Yahu biz, Rusya’dan aldığımuz S-400’ler nedeniyle Amerika’yla papaz olmamış mıydık?
ABD bizi F-35 Programı’ndan haksız bir şekilde çıkarmamış mıydı?
Üstelik parasını tıkır tıkır ödediğimiz iki F 35’i bize teslim etmeyen ve tam 1,5 milyar doların da üstüne pişkince yatan bu ABD değil miydi?
Diğer yandan, almak istediğimiz Pariotları bize parasıyla bile satmayan; PKK/PYD’ye tarihin ve talihin gördüğü en büyük yardımı ve hamiliği yapan yine bu ABD değil miydi?
Bu nedenle, devlet yöneticilerimiz ABD’yi açıkça düşman ilan etmemişler miydi?
Ne değişti? Bakın şimdi, ABD ile yeniden can ciğer kuzu sarması olduk.
Peki bu Putin “dostum, dostum” diye yere kuza koyamadığımız adam değil miydi?
Bize S400’leri satarak, hava savunmamıza destek veren ülke Rusya değil miydi?
Akkuyu’da bize nükleer santral yaparak, ülkemize nükleer teknoloji transferi yapacağını deklare eden bu Rusya değil miydi?
Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatlarını bu Rusya’nın zımni desteğiyle yapmadık mı?
E ne oldu şimdi? Rusya ve dostum Putin bizim çocukları havadan havadan vuruyor!
Hani biz Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılıydık ve hatta Suriye’nin toprak bütünlüğünü en çok isteyen ülke bizdik.
Peki biz şimdi İdlib’de ne yapıyoruz?
Suriye Ordusuyla çatışıyoruz!
Biz şimdi İdlib’de PKK/PYD ile mi mücadele ediyoruz, sınırımıza saldırı var da onu mu koruyoruz, yoksa Türkmenlere bir saldırı mı var, veya biz şimdi Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak için mi oradayız?
Yok…
O zaman bizim evlatlarımız İdlib’de niye can veriyorlar?
Sadece Suriye mi?
Bunun bir de Libya’sı var.
Her seferinde “A”, “B”, ve”C” planlarımız var diye ortaya çıkanların ne yazık ki, her seferinde yalnızca “A”,”B”,”D” planlarını tatbik ettiklerini görüyoruz.
AKP Hükümeti ilk defa, Libya’da verdiğimiz şehitleri halktan saklama ihtiyacı duydu!
Neden?
Haklılığı olan bir davanın saklılığı olur mu?
Bu arada Türk siyasetinde, daha ilginç ve daha garip şeyler de oluyor.
Mesela Bahçeli, sürekli olarak “İP” diyerek aşağılamaya çalıştığı “İYİ PARTİ”ye ilk defa “İYİ PARTİ”dedi. Bununla da kalmadı: “İYİ Parti, iyi günlerde olsun, tahriklere kapılmasınlar” dedi.
Mesela Yiğit Bulut; “Hiçbir zaman bir partiye sempati duymadım” dedi.
Nihat Doğan’ı ve önceki açıklamalarını biliyorsunuz değil mi? İşte o Nihat Doğan; “Bu ulkede adalet aramak kerhanede bakire aramaya benzer” dedi.
Mesela Metin Feyzioğlu; “Aynı anda hem arabulucu, hem de avukat olunmaz” dedi.
Yeni kurulan bir partinin çiçeği burnunda genel başkanı olan, Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Gezi Davası’ndaki şikayetinden vazgeçti iyi mi?
Üstelik Gezi Davası’ndan yargılanan bütün sanıklar için, tam da bu günlerde, mahkemeden beraat kararı çıktı.
Yine mahkeme, İstabul Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı’ya FETÖ’den tam 8 yıl 9 ay hapis cezası verdi.
Eğitimde son yıllarda yaşanan dejenerasyonu hepiniz biliyorsunuz. Şimdi yeni bir karar alındı. Sınıfta kalmak geri getiriliyor.
Şaşırmaya devam edin, çünkü dahası var.
Mesela Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül; “Gezi’yle gurur duyuyorum” dedi.
Devam etti ve “Siyasal İslam tüm dünyada çöktü…” diyerek noktayı koydu.
Bakın, tam 21 yıldır Kadıköy’de Fenerbahçe’yi yenemeyen Galatasaray bile bu hafta yendi.
Sizce garip değil mi?
Eğitimde, sporda, dış politikada ve siyasette garip şeyler oluyor ama ne?
Hadi hayırlısı…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.