Jeofizik Yüksek Mühendisi Gökhan Arslan

Röportaj bölümümüzde bu kez konuğumuz Jeofizik Yüksek Mühendisi Gökhan Arslan… Hiç vakit kaybetmeden hemen başlayalım…

Osman Okan: Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Gökhan Arslan: 14 Nisan 1983 İstanbul doğumlu ve anne tarafından Geliboluluyum. İlk ve orta okul eğitimimin tamamını sırasıyla Piri Reis İlkokulu ve Org. Eşref Bitlis Ortaokulunda ve lise eğitimimim ilk yılını Gelibolu Lisesi’nde tamamladım. Ankara Üniversitesi’nden Jeofizik Mühendisi ünvanı ile 2006 yılında, Sakarya Üniversitesi’nden jeofizik yüksek mühendisi ünvanı ile 2012 yılında mezun oldum. Her ne kadar uzun süreden beri Gelibolu da yaşamasam da yaz ve resmi tatillerimin çoğunu Gelibolu da geçirmeye çabalıyorum.

Osman Okan: Mesleki anlamdaki deneyim ve çalışmalarınızdan bize kısaca bahseder misiniz?

Gökhan Arslan: 2006 yılında TÜBİTAK, MAM, Yer ve Deniz Bilimleri Enstitüsü (YDBE)’nde resmi olarak mesleki hayatıma başladım. Resmi anlamda diyorum, çünkü 2005 yılında aynı kurumda staj yaptım ve bu tanışıklık sonrasında lisans eğitimimin son yılını neredeyse YDBE projelerinde görev alarak aktif meslek hayatıma başladım. 2014 yılına kadar araştırması olarak görev aldığım YDBE’nde deprem kestirim çalışmaları başta olmak üzere jeofizik ve jeodezik çalışmalarda görev aldım. Bu çalışmalar kapsamında ulusal ve uluslararası olmak üzere 12 tane yayın yaptım. 2012 yılında ortak bir proje kapsamında tanıştığım ve 2014 Nisan ayından itibaren YDBE ile benzer çalısmalar yapan General Commission for Survey (GCS – Suudi Arabistan) isimli araştırma kurumunda Danışman ve Proje Teknik Sorumlusu olarak görev yapmaktayım.

Osman Okan: Ülkemizin depremselliği ve bu konu da gerçekleştirilen çalışmalar hakkında kısaca bir bilgi verebilir misiniz?

Gökhan Arslan: Ülkemiz; konumu gereği depremselliği oldukça yüksek ve bu kapsamda gerçekleştirilen ve gerçekleştirilecek çalışmalar için doğal bir laboratuvar olma özelliği taşımaktadır. Ülkemizde deprem olmayan veya olmayacak bölgesi yok demek çok yanlış bir açıklama olmaz. Bu nedenle deprem öncesi, anı ve sonrasını (deprem döngüsü) kapsayan deprem kestirim ve sismik tehlike değerlendirme çalışmaları AFAD başta olmak üzere birçok araştırma kurum ve üniversiteler bünyesinde gerçekleştirilmektedir. Çalışmalar kapsamında elde edilen sonuçlar ulusal ve uluslararası platformlarda tartışılmakta ve sonuçları gerekli kurum ve kuruluşlar ile paylaşılmaktadır.

Osman Okan: Depremselliği ve deprem çalışmalarını ülke bazından Gelibolu eksenine çekersek bizimle paylaşacağınız bilgiler nelerdir?

Gökhan Arslan: Gelibolu, deprem üretebilirliği ve olası depremlerinin büyüklüğü açısından çok önemli fay zonları arasında yer almaktadır. Başlıca fay zonları hakkında bilgi paylaşmak gerekirse; Kuzeyi’nde, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın (KAF) Marmara Bölgesi içindeki kuzey kolu ve buna bağlı olan Şarköy ilçesi içerisinden geçen Ganos Fay segmenti, Güneyinde KAF’nın Bölge içindeki güney koluna bağlı Gönen-Yenice ve bu segmentlere bağlı birçok irili ufaklı faylar yer almaktadır. Asağıda yer alan harita da görüleceği gibi bölge yaklaşık son yüzyıl içinde büyüklüğü 5.5 (M>5.5) ten büyük 20 adet deprem üretmiştir ve bu depremlerin altı tanesi Gelibolu çevresi olarak nitelendireceğimiz alan içinde gerçekleşmiştir. (Yeşil yıldız 17 Ağustos 1999 İzmit Depremi’nin konumu, kırmızı çizgiler faydır.)

Bu anlamda depremselliği ciddi anlamda yüksek olan bir bölge içinde yaşadığımızı kabullenmek zor olmamalı. Depremselliğin bu kadar yoğun olduğu bölge içerisinde depreme yönelik çalışmalar da yoğun olarak gerçekleştirilmektedir ve bölgedeki depremsellik 7/24 gözlemlenmektedir. Geçmiş dönem de çalıştığım YDBE’den örnek vermek gerekirse sadece Gelibolu köylerinde 3’ü sürekli gözlem istasyonu olmak üzere toplamda 5 adet deprem gözlem istasyonu yer almaktadır. Buna ek olarak birden fazla ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşta bölgemiz de geçmişten başlamak üzere birçok çalışmayı ya tamamlamış ya da devam ettirmektedir.

Osman Okan: Yurt dışında çalıştığınızı biliyoruz. Bu nokta da geleceğe yönelik planlamalarınız ve düşünceleriniz nelerdir?

Gökhan Arslan: Bu sorunuzu röportajın içeriğine uygun olarak mesleki ve sosyal hayat olarak iki temel başlık altında cevaplamak istiyorum. Lisans eğitimim esnasında kazandığım bilgilere, YDBE de gerçekleştirilen projeler ile çok kısa zamanda ve çok fazla bilgi ekledim. Bu açıdan kendimi çok şanslı hissediyorum. GCS’de de yaptığım görev ve sorumluluklarım nedeniyle bu şansımın devam ettiğini düşünüyorum. Çünkü mali ve kapsam açısından çok büyük bir proje de çok önemli konumlarda çalışıyorum. Bu deneyimin bana mesleki anlamda önemli ufuklar ve şans kapıları açacağına inanıyorum. Uzun dönemde ve kısmet olursa kazanacağım bu bilgi ve deneyimleri, yurt içindeki çalışmalarda ve/veya Türkiye’nin de içinde yer alacağı uluslararası çalışmalarda değerli meslektaşlarım ile beraber değerlendirmek istiyorum. Ayrıca bu bilgi ve deneyimlerimi akademik olarakta geliştirmek ve ünvanlandırmak adına üniversite eğitimime doktora eğitimi ile devam etmek istiyorum.

Sosyal hayat noktasında ise sadece tuvalin ebatları hakkında bir kestirim yapmaya çalışıyorum ve içindeki resmi hayata bırakıyorum. Tuvalin ebatları noktasında kendime şans yaratmaya ve sonrasında bu şansları mümkün olduğunca kullanmaya çalışıyorum.

Osman Okan: Son olarak söylemek ve bizimle paylaşmak istediğiniz bir düşünceniz var mı?

Gökhan Arslan: Son sözlerim Gelibolu Medya ailesine yönelik olsun istiyorum. Gelibolu ve halkının gelişimine yönelik tarafsız, ilkeli ve samimi habercilik anlayışınız için size çok teşekkür ederim. Özellikle benim gibi Gelibolu dışında yaşayan değerli Gelibolulular için memleketinden kimi zaman üzücü kimi zaman tebessüm ettiren haberleri sizin sayenizde almanın, güzel ve sevimli Gelibolumun içinde yaşarcasına bağların hep kuvvetli kalmasını sağladığını düşünüyorum. Bu nokta da başarılarınızın devamını tüm içtenliğim ile diliyorum ve web tv yayınınızı da merakla bekliyorum.

(Eski Site Okunma Sayısı: 34456)