Anadolu Gençlik Derneği Çanakkale Şubesi tarafından “Mekke’nin ve Kudüs’ün Fethi Gecesi” başlıklı bir açıklama yapıldı. Açıklama şöyle: Miladi takvimle 2017 yılını bu hafta sonu geride bırakacağız ancak unutmamamız gereken iki..
Anadolu Gençlik Derneği Çanakkale Şubesi tarafından “Mekke’nin ve Kudüs’ün Fethi Gecesi” başlıklı bir açıklama yapıldı.
Açıklama şöyle:
Miladi takvimle 2017 yılını bu hafta sonu geride bırakacağız ancak unutmamamız gereken iki olay var.
Birinci olay şudur: İngiltere Savaş Kabinesinde dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı olan Arthur James Balfour, Siyonist hareketin önemli isimlerinden Baron Walter Rothschild’e 2 Kasım 1917’de yazdığı mektupta Filistin topraklarında Siyonistlere bir devlet vaadinde bulunmuştur. 2017 bu olayın 100. Yıldönümüdür.
İkinci olay da şudur: 100 yıl önce, 9 Aralık 1917’de Filistin, İngiltere tarafından işgal edilmiştir.
Yani 2017, Birleşik Krallık güçlerinin Filistin topraklarındaki işgalinin 100. Yıldönümüdür.
ABD Başkanı Trump’ın 6 Aralık günü Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak ilan etmesi, Siyonist-Evangelist ortaklığının ikinci 100 Yıl için düşündükleri planların sadece ilk adımıdır.
Emperyalist güçler adına Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi dedikleri evraklarda coğrafyamızın geleceğiyle ilgili kararlar alıyorlar.
Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Türkiye ve Katar’ın küresel tehdit olduğuna dair açıklamalarda bulunuyor.
Bunlar sadece okuyarak geçiştirilemez. Bu kararlar, açıklamalar, beyanatlar, ülkemizin, insanımızın, coğrafyamızın hayrına değildir.
Arakan’da, Suriye’de, Yemen’de, Filistin’de ve İslam coğrafyasının dört bir yanında masum insanlar çatışmalarda yaşamını yitirmeye devam ediyor.
Diğer taraftan 7 milyar 400 milyon insanın yaşadığı bu gezegenimizde her 12 saniyede bir 1 çocuk açlık nedeniyle ölüyor. Her 4 saniyede 1 bir insan mülteci pozisyonuna düşüyor. Her gece 800 milyondan fazla insan aç yatıyor. Yaklaşık 1 buçuk milyar insan sağlıklı içme suyundan mahrum ve 2 milyar insan yoksulluk sınırının altında hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Emperyalist güçler tüm bunlar olurken hem kendi ülkelerinde, hem de sömürdükleri birçok ülkede insanları farklı şekillerde uyutup uyuşturarak kitleleri duyarsızlaştırıyorlar ve hakikati örtbas ediyorlar.
Biz adına Yılbaşı Eğlencesi denilen ve neredeyse tüm dünya halklarına dayatılan çirkinliklere karşı bir tavır takınmamızın İslam’ın bir gereği olduğuna inanıyoruz.
Milli Piyango adı verilen oyunla kitlelerin kumarla buluşturulmasını sağlayan, her türlü kötülüğe giden yolları açan, birçok gencin çeşitli bağımlılıklara yakalanmasına sebep olan, bir çok insanda iffet duygusunu zedeleyen her türlü eğlence anlayışını reddediyoruz. Kalplerdeki merhameti körelten, vicdan duygusunu ortadan kaldıran, insanları şehirlerin en orta yerlerinde her türlü ahlaksızlığı yapmaya sevk eden Yılbaşı kutlamalarına karşı tepki koymanın her erdem sahibi insanın görevi olduğunu da düşünüyoruz.
Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda İstanbul’a gelip Boğaz’a demirleyen İngiliz Savaş Gemilerinden İstanbul ahalisine bedava dağıtılan alkol, yeni dönemde işgalin ve sömürünün nasıl sürdürüleceğinin bir göstergesi olmuştur. Biz Yılbaşı kutlamaları bu ülkenin emperyalizm tarafından sömürülmesine hizmet eden vasıtalardan biri olarak görüyoruz. Alkol müptelası haline getirilen bir nesil sağlıklı düşünme ve sömürüye karşı direnme vasfını kaybediyor. Bu gecenin Yılbaşı Çekilişi gibi değişik organizasyonlarla Milli Eğitim Bakanlığı’na ait okullarda öğretmenler vasıtasıyla körpe dimağlara aşılanmasını ise kabul edilemez buluyoruz. Aynı şekilde devlet eliyle yürütülen şans oyunlarının toplumda telafisi mümkün olmayan bir yozlaşmaya yol açtığını görüyoruz.
Bizler Anadolu Gençlik Derneği mensupları olarak, 31 Aralık Pazar gününü 1 Ocak Pazartesi gününe bağlayan gece 81 şubemizde yaklaşık 600 kadar noktada Mekke’nin ve Kudüs’ün Fethi Programı düzenleyeceğiz.
Bilindiği üzere yeryüzünün ilk binası Kâbe’nin bulunduğu şehir olan Mekke, İslam Ordularınca 1 Ocak 630 tarihinde fethedilmiştir. Biz bu programları düzenlerken fethin hicri ya da miladi yıldönümünü, ya da fethin kronolojisini konuşmadan ziyade fetih ruhunu kuşanmanın derdindeyiz.
Ayrıca biz, İstanbul’un Fethini Diyarbakır’a, Diyarbakır’ın Fethini Kudüs’e, Kudüs’ün Fethini Mekke’ye ve Mekke’nin Fethi’ni de vahyin insanlığa olan çağrısına bağlamayan her anlayışın eksik olduğunu düşünüyoruz.
Aralık ayında yaşanılan gelişmeler zaten duyarlı olduğumuz Kudüs meselesinde daha çok adım atmamız gerektirdiğini göstermiştir. Hem Kudüs’teki 100 yıllık işgali, hem de Kudüs’ün doğusuyla batısıyla bir bütün olduğu gerçeğini gündemde tutmak adına geleneksel olarak düzenlediğimiz Mekke’nin Fethi Programında bir değişikliğe gittik ve programın adını Mekke’nin ve Kudüs’ün Fethi yaptık.
Kaosun, sömürünün, çatışma ve savaşların yaşandığı dünyamızın her zamankinden daha fazla fetih ruhuna ve anlayışına ihtiyacı vardır. Fetih kavramı da anlamından saptırılmaya çalışılsa da biz hem kavramlarımıza hem de bu kavramların bize yüklediği sorumluluklara sahip çıkmaya devam edeceğiz.
Fetih, bir beldenin ve o beldede yaşayan insanların dimağlarının İslam’a açılmasıdır. Fetih, küfrün karanlığının Kelam-ı Kadim’in berraklığıyla silinmesidir. Fetih, sonradan olma ilahlara reddiyedir. Fetih, insanların temel hak ve özgürlüklerini gasp eden zulüm düzeninden adil bir düzene geçen yolun açılmasıdır.
Fetih; insanın, toplumun ve doğanın, sevgiyle, merhametle ve adaletle buluşmasıdır. Fetih insan olmanın, halife kılınmanın, dağların yüklenmekten çekindiği bir yükü omuzlamanın ve kulluk sözü vermenin gereğidir. Fetih sadece hakkın hâkimiyeti için çıkılan bir seferin sonucu değil; bilakis o sefere çıkabilme dirayetidir.
Fetih işgal değildir. Fetih bir ırkın diğer ırkı tarumar etmesi değildir, bir bölgenin halkının diğer bölge halkını sömürmesi değildir, insanların inanç ve düşüncülerini zorla değiştirme değildir. Enerji kaynaklarını, yer altı yer üstü zenginliklerin ele geçirmek için savaşanlar, insanları imha etmek için savaşanlar bunu anlayamaz.
Mekke’nin ve Kudüs’ün Fethi iki büyük fetihtir. Günümüz Müslümanların bu büyük fetihlerden çıkaracağı bazı dersler vardır. Öncelikle Müslümanlar verdikleri sözü tutarlar, yaptıkları antlaşmayı bozmazlar. Zaferin Allah’tan olduğuna inanırlar. Sabrın ve fedakârlığın Müslümancı bir yaşam tarzının gereği olduğunu bilirler. İslam’ı yaşamanın ancak cihat ile mümkün olduğunu idrak ederler. Zafere giden yolda en büyük gücün inanç olduğunun farkındadırlar. Emaneti ehil ellere teslim etmek gerektiğine inanırlar. Fethin gayesinin ganimet elde etmek değil, yürekleri kazanmak olduğunu bilirler. İslam’ın yaşanmasında kadın erkek tüm Müslümanların itaat sorumluluğu olduğunun farkındadırlar. Bir Müslüman’ın gücü nispetinde tüm yeryüzünden sorumlu olduğunu bilirler. Tevazünün, vefanın ve sadakatin Müslüman ahlakının vazgeçilmezleri olduğuna inanırlar.
Biz Anadolu Gençlik Derneği mensupları olarak bu coğrafyanın harcının İslam olduğuna, bu toprakları bize yurt yapan anlayışın fetih ruhu olduğuna inanıyoruz. İnsanımız kültür emperyalizminin yanında değil fetih ruhunun yanında durmaya çağıyoruz.
31 Aralık Akşamı saat 20.00’da Çanakkale İlahiyat Fakültesi İçdaş Kongre Merkezindeki Mekke’nin ve Kudüs’ün Fethi programına tüm halkımızı, çocukları ile birlikte davet ediyoruz.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.