Uefa Euro 2016 Fransa Avrupa Futbol Şampiyonasında grubundaki ikinci maçında İspanya ile karşılaşan milli takımımız sahada tam bir tükenmişlik örneği sundu. Milli takımımız şampiyonadaki ilk maçında Hırvatistan karşısında tel tel..
Uefa Euro 2016 Fransa Avrupa Futbol Şampiyonasında grubundaki ikinci maçında İspanya ile karşılaşan milli takımımız sahada tam bir tükenmişlik örneği sundu.
Milli takımımız şampiyonadaki ilk maçında Hırvatistan karşısında tel tel dökülmüş ve büyük eleştiriler almıştı. Milli takım hocamız Fatih Terim’in şampiyonaya katılan 24 takımın teknik direktörleri arasında en fazla kazanan üçüncü teknik adam olduğu sık sık gündeme getirildi, Hırvatistan maçında yediğimiz ve yenildiğimiz tek golün atıldığı anda Ozan Tufan’ın rakibe müdahale etmek yerine saçını düzelttiği görüntülerin ortaya atılması, kalecimiz Volkan Babacan’ın çok basit bir gol yemiş olması, milli takımımızın en büyük kozu olarak gösterilen Barcelona’lı Arda Turan’ın sahada hiç bir varlık gösterememesi gibi bir çok konu gündeme gelmişti.
Aslında futbolun hatalar oyunu olduğu, kazanmak kadar kaybetmenin de makul karşılanması gerektiğini hepimiz biliyoruz ama asıl can sıkan konu sahada mücadele etmeyen, tepki göstermeyen bir takımın olmasıydı.
İşte bu şartlarda çıkıldı İspanya karşısına, Fatih Terim’in sözüdür “Biz bitti demeden bitmez” ama işte İspanya karşısında bizde bitti dedik nihayet. Şampiyona öncesinde turnuvaya gidecek kadro ile başlayan eleştiriler Hırvatistan maçındaki sönük futbol ile devam etti ve İspanya maçında alınan ağır yenilgi ile zirve yaptı.
Tabii ki Fatih Terim tecrübeli bir hocadır, milli takıma kendi düşüncelerine göre en faydalı olacak futbolcuları seçiyordur, onun ilgilendiği tek konu milli takımdır ve bütün motivasyonu onun üzerinedir. Peki tüm bunlara rağmen milli takımımızın yeşil zemin üzerindeki bu hali nedir?
Fatih Terim’in elinde rakip savunmaları karıştırabilecek, zorlayabilecek, onların rahatça hücuma çıkmasını bir nebze de olsa engelleyebilecek yada en azından tedirgin edecek tek bir isim var kadromuzda Volkan Şen. Her ne kadar çok dağınık bir futbolcu olsa da Volkan Şen varsa o oynar bana göre. Kağıt üzerinde en büyük kozumuz olan Arda Turan doğal olarak rakiplerin en fazla dikkat ettiği isimlerin başında geldiğine göre Fatih Terim neden rakibi yanıltmayı düşünmez, neden Arda Turan’ı gösterip Volkan Şen ile vurmayı düşünmez?
Burak Yılmaz milli takımın en büyük gol umudu ama ne yazık ki el freni olmaktan başka bir işe yaradığı da yok. Aldığı her topu geriye savunma oyuncularımıza vermesi, başlayacak atakları başlamadan sonlandırması kapasitesinin bu kadar olduğunu gösteriyor. Santrfor özellikleri olmayan Burak Yılmaz ile bundan iyisi Şam’da kayısı…
Yazımın başlarında da söyledim futbol hatalar oyunu ve dün gece takımın en tecrübeli isimlerinden biri olan Mehmet Topal’ın ilk goldeki hatası bize çok pahalıya mal oldu. Oyunu tutmamızın, skor dezavantajına düşmememizin bitişi oldu o pozisyon, direncimizin kırılmasına ve hatta turnuvaya veda etmemize neden olan büyük bir hata oldu kısacası. Kalecimiz Volkan Babacan ilk maçta olduğu gibi bu maçta da yine çok basit goller yedi ne yazık ki, orta sahada oyunu organize etmesi gereken Selçuk İnan ile yanındakiler birbirinden kopuklar, Selçuk İnan sahada mı değil mi belli değil. İniesta’ya baksın da futbol öğrensin bence.
Mehmet Topal’ın gerçek yeri olan orta sahada değilde savunmada stoper oynaması, bir tek Gökhan Gönül’ün sağdan yapacağı ortalara umut bağlamamız gösterdi ki maalesef milli takımımızın bir oyun şablonu yok. Ne kenarlardan, ne de ortadan atak yapacak, rakip kalede tehlike yaratacak gücümüzde, planımız yok. Bir oyun şablonu olmayan milli takımımızın doğal olarak b ve c planları da yok.
Futbol çok enteresan bir oyun, yerine göre çok basit yerine göre de çok karmaşık ama sonuç almak için öncelikle pozisyona gireceksin, puan almak için öncelikle gol atacaksın, gol atmadan bir puan almaya çalışırsan işte sonuç böyle olur. Başarı için öncelikle gol atmaya çalışacaksın, futbolun meyvası gol olduğuna göre, maçları gol atmadan kazanamayacağına göre ilk hedef gol atmak olmalı ama bizim takımımızın ilk hedefi gol yememek.
Maça gelince İspanya hem kadro yapısı, hem oyun anlayışı ile bizden üstündü ve hak ettiğini rahat elde etti. Yine basit hatalardan yediğimiz gollerle farklı mağlup olup turnuvaya bir bakıma veda ettik diyebilirim.
Taraftarlarımızın Arda Turan’ı protesto etmesi bana göre yanlıştı, şöyle ki futbol takım oyunudur sonuçta ama Arda Turan’ın da bu protestolara transfer dönemlerindeki profesyonel duruşu yerine mahalle takımında oynuyormuş gibi laubali şekilde karşılık vermesi, lakayt bir tavır içinde hareket etmesi de yakışmadı. Taraftar koşan, mücadele eden, elinden geleni yapan futbolcular ister. Ama taraftarlarımızın yine de böyle bir göstermemesi gerekirdi bana göre, çünkü sporda kazanmak kadar kaybetmekte var demiştim. Bu arada Arda Turan’a İspanyol taraftarların sahip çıkması ise onun İspanya’da sevildiğinin bir göstergesiydi.
Son olarak milli takım formamızdan bahsetmek istiyorum. Mavi beyaz forma, siyah şort ve kırmızı tozluk hangi sivri zekalının aklına gelmişse yazıklar olsun, milli benlikten uzak bir tasarım ve renkler ile futbolcularda
taraftarlarda ancak bu kadar motive olabilirdi zaten. Milli takım formasının milli olabilmesi için öncelikle bayrağının renklerinden oluşturulması gerekir.
Beyaz ay yıldızlı al bayrağımızın renklerini taşımayan bir milli forma her şeyden önce milli duygulardan uzaktır. Bizim milli formamızda mavi rengin ne işi var, siyah rengin ne işi var? Bizim formamız ya kıpkırmızı olur yada bembeyaz, bundan ötesi yok…
(Eski Site Okunma Sayısı – 1002)
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.