Bugünkü konuğumuz Gelibolu’lu yazar Burak Özcan… Bugünkü konuğumuz yazar Burak Özcan… “Soğuk Lodos” isimli kitabın yazarı. Osman Okan: Burak Özcan’dan ilk olarak kendisini tanıtmasını isteyelim… Burak Özcan kimdir? Burak Özcan:..
Bugünkü konuğumuz Gelibolu’lu yazar Burak Özcan…
Bugünkü konuğumuz yazar Burak Özcan… “Soğuk Lodos” isimli kitabın yazarı.
Osman Okan: Burak Özcan’dan ilk olarak kendisini tanıtmasını isteyelim… Burak Özcan kimdir?
Burak Özcan: Ben 1979 İstanbul doğumluyum, Baba tarafından Gelibolu’luyum. İstanbul’da yaşıyorum ama yazları Gelibolu’ya geliyorum. İstanbul’da Galatasaray Lisesi’nde okudum. Sonra Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası Ticaret Bölümünü bitirdim. İş hayatımda pazarlama alanında farklı farklı firmalarda çalıştım. Sonra bir gün içimdeki yazma potansiyelini fark ettim, onu açığa çıkarmak istedim. O biraz zaman aldı ama 2012 yılında fırsatını bulup oturdum ve ilk kelimeler döküldü. Ondan sonraki dört aylık bir süreçte romanı tamamlamış oldum.
Osman Okan: “Soğuk Lodos” ne zaman çıktı ve ilk kitabınız mı, ufukta yeni bir kitap yada bir başka projeniz var mı?
Burak Özcan: Soğuk Lodos basılmış olan ilk kitabım ama gelmeden ikinci kitabımı da bitirdim. Hatta buraya gelmeden önce son bir okuma ile kontrollerini yaptım. İkinci kitabımda herhalde yakın bir zamanda çıkacak… Yazarlık insanın bir kere bulaştıktan sonra bir daha vazgeçemeyeceği bir olay. Ben yazarlığı enginar’a benzetiyorum, Gelibolu’da tarım işi de yapıyorum, yazarlığı enginar’a benzetiyorum çünkü, beni enginar işine sokan kişi demişti ki, Burak enginar işine girersen çıkamazsın, enginar farklı bir dünya, farklı bir olay, ne domates’e, ne patlıcana, nede başka bir şeye benzemez. Gerçektende öyle oldu insan bir sene domates eker, ertesi sene soğan eker, sonra mısır eker değiştire değiştire öyle gider ama enginar işi çok enteresan, insan bir sefer ektiği zaman ertesi sene diyor ki, ya ben bunu geçen sene ektim ama bu senede birde şuraya ekeyim. Ben bunu ektim ama bir de şunun yaprağından bir şey ekeyim, ben bunu ektim ama bir de ileri işlem ürünü yapayım. Bir kez ekildi mi işte enginar ile bağlantı bir türlü sonlanamıyor. İşte bu yüzden yazarlığı enginar’a benzetiyorum. Bir kere işin içine girdikten sonra insan bir türlü kopamıyor. Hayata farklı bakış açısı ile bakmak gerekiyor.
Osman Okan: Kitabınızın türü nedir, öyküsü nerede geçiyor, gerçek bir yaşam hikayesi ile bağlantısı var mı?
Burak Özcan: Kitabım macera türü, ben macera yazıyorum, Soğuk Lodos İstanbul, Ankara, Çanakkale, Gelibolu gibi bir çok değişik yerlerde geçiyor. Gerçek yaşamdan çok fazla esinlenme var, ben kurgu yapmayı seven bir insanım, çok fazla kurgularım. Arada farklı gözle bakıyorum. Size bir örnek vereyim, hani uçak kaçırıldı ya Malezya’da, hala daha akıbeti belli değil, işte bu olay da bana konu çıktı aslında. Ben şimdi düşünüyorum o uçakta ne oldu, ne bitti, neler çıkarılabilir bu olaydan. Acaba ben bunu romanımda kullanabilir miyim diye. Kimisi bir ormana gider bakar, der ki ben burada ne güzel mangal yaparım, kimisi ormana gider bakar, aaaa ne kadar güzel çiçekler, böcekler var bir doğa harikası, kimisi de şiir yazar, beste yapar gördüğü orman ile ilgili. Kimisi de der ki, aaaa şurada bir patika var, entrikalı bir yere gidiyor olabilir. Patikanın sonunda bir gömü olsa mesela, yada patikanın bir yerinde ceset olsa, bunu birisi keşfetse. İşte böylece bir kurgu çıkar ortaya.
Osman Okan: Kitabınızın ismi neden “Soğuk Lodos”, kitabınız da topluma bir mesaj mı veriyorsunuz?
Burak Özcan: “Soğuk Lodos” nasıl oluştu. Bir kere hikaye İstanbul boğazında geçiyor. Her zaman İstanbul boğazının gizemli bir tarafı olduğunu düşünüyorum. Bir kere dünyanın muhteşem harikalarından bir tanesi bence. Hikaye bunun etrafında geçiyor, çok entrika var, karakterler oradan oraya savrulup duruyor. Ondan dolayı lodos ismini uygun gördüm. Hikaye aynı zaman da Çanakkale boğazı ile de ilgili, lodos orayı da etkiler her zaman. Soğuk olmasının sebebine gelince, biliyoruz ki lodos her zaman sıcak eser, bunu da bir zıtlık olsun diye kullandım. Topluma bir mesaj var mı!!! Ana hatlarıyla yok, ana hatlarıyla şöyle benim kafamda kurguladığım bir hikaye, ben bunu yazarken de nereye gideceğini bilmiyordum, ben oturdum kelimeleri yazdım ondan sonrası oraya mı gitsin, buraya mı gitsin, hadi buraya gitsin. Orada ne olsun, şu olsun, sonrasında bu olsun, bazı günler oluyor ki üç dört gün hikaye bulamadığım oldu. Ama sonra gelişti gelişti gelişti ve bir yere vardı.
Osman Okan: Kitabınız için imza günü yaptınız mı, Gelibolu’da imza günü yapmayı düşünüyor musunuz?
Burak Özcan: İstanbul’da Galatasaraylılar Derneği’nde bir imza günüm yapıldı ama ben özellikle Gelibolu’da bir imza günü yapmak istiyorum. Bu konuyu Gelibolu’da kitabın satışını yapan Maydos ile görüştüm, yayın eviyle de görüşeceğim ve bir karar vereceğiz. İmza günü için en uygun zaman tabii ki festival ve ben bir şeyler yapmak istiyorum. Gelibolu küçük bir yer ve Gelibolu’lu yazarlar burada desteklenmeli. Bir Gelibolulu olarak kitapta benden bir şeyler var mı!!! Evet tabii ki var beni tanıyanlar kitabı okuduklarında bunu fark edeceklerdir.
Osman Okan: “Soğuk Lodos” bir gün beyaz perdede olabilir mi? Böyle bir düşünceniz var mı?
Burak Özcan: Doğrusunu söylemek gerekirse ben daha kitabı yazarken çok güzel bir film olur diyordum. Zaten yazarken diyalogları da film olabilir diye düşünerek yazdım. Kitabım çok rahat senaryolaştırılabilir, çok fazla diyalog var, mekanlar belli, hatta enteresan bir özelliği var romanın, çok fazla romanda olmayan bir özellik bu. Ben piyano çalıyorum yıllardır, çocukluğumdan beri ve romanın bir bestesi var. Ben normalde çok beste yapan bir insanım. Onu da şöyle yaparım, beste yapan insan bunu çok duygulandığı zaman yapar, bir şey hissettiği zaman yapar, bir şeye karşı yoğun duygu beslediği zaman yapar. Bende bu romanı yazarken, özellikle sonlarına doğru çok yoğun duygular yaşadım. Yazdığım roman her hangi film uyarlamasına karşı bestesi hazır bir roman. Yani sinemaya uyarlan yer ve mekan ile birlikte bestesi şuan da hazır.
Osman Okan: Kitabınızla ilgili söylemek istediğiniz başka neler var?
Burak Özcan: Ben hikayeyi şöyle bir oturup, önce senaryolaştırıp yazmıyorum. Yavaş yavaş yazıyorum, çevremde ne görüyorsam onu yazıyorum. Mesela bu kitabı yazardan hafta sonu Göcek’e tatile gittim. Teknede sağıma soluma baktım, oradaki havayı soludum. Göcek’in bir karakteri vardır mesela, aslında her yerin bir karakteri vardır. Gelibolu’nun da, İstanbul’un da bir karakteri vardır. Örneğin Göcek’in karakteri nedir!!! Çok güzel bir denizi vardır, girintili çıkıntılı koyları vardır. Bu girintiler çıkıntılarla ilgili benzetmeler yaptım. Benim romanımda aslında çok fazla kişiselleştirmeler var. Mesela girişte bir sayfam tamamen elektrik direğinin ağzından anlatılıyor. Bir kaza oluyor ama kaza frene bastı, kaydı, vurdu değil. Elektrik direği sabah kalkıyor, uyanıyor, ne kadar güzel bir gün, dün gece herkesi aydınlattım diyor. Ama bugün bir araç var üstüme geliyor, aman ne yapayım kayıyor, geliyor ve vuruyor diyor. Anlatabiliyor muyum işte böyle bir şey. Mesela ben romanımı yazarken İstanbul’da cafelere çok giderdim ve o cafelerden mutlaka bir ayrıntıyı romanımda kullandım.
Osman Okan: Son olarak okurlarımıza ve Gelibolu’lulara ne söylemek istersiniz?
Burak Özcan: Kitabın başında bir cümle var, hikayenin kahramanı Bora diyor ki; 1979’da İstanbul’da doğdum. İkamet adresim İstanbul olmasına ve İstanbul’u çok sevmeme rağmen Gelibolu’lu kimliğimi yüreğimden hiç çıkarmadım.
Osman Okan: Röportaj için teşekkür eder, yeni çıkacak kitaplarınız ve olası beyaz perde hayali filmleriniz için de başarılar ve bol şanslar dilerim…
Soğuk Lodos esmeye başladığında hiç bir şey eskisi gibi olamaz… İşte kısa bir tanıtım…
“İstanbul’dan Paris’e, Moskova’dan Çanakkale’ye doğru esen Soğuk Lodos, beni bir taraftan dev şirketlerin amansız mücadelesine, diğer taraftan insanların birbirleriyle ve geçmişleriyle olan hesaplaşmalarına doğru savurdu. Akademik kariyerim ve iş hayatımdaki başarılar ile mutlu mesut yaşarken, bir anda kendimi polisin, mafyanın, katillerin, casusların, rüşvetlerin, büyük paraların, sahtekâr duyguların ve entrikaların karıştığı bir maceranın başkahramanı olarak buldum. Üstelik unutmaya çalıştığım geçmişimin sırları da bu maceranın bir parçası olarak gelip yakama yapıştı. Yaşadığımız her şeyin bugün, şu anda bizimle yol aldığına, bizi oluşturan bütünün bir parçası olduğuna şahit oldum. Ve öğrendim ki geçmiş asla geride bırakılan değilmiş.
Macera ve gerilim sevenler, Soğuk Lodos’a maruz kalan hikayemi merak ve heyecan içinde, bir solukta okuyacaklar.”
Burak Özcan hakkında daha fazla bilgi edinmek ve “Soğuk Lodos” isimli kitabının bestesini dinlemek için linki tıklamanız yeterli…
http://www.burakozcan.net/soguk-lodos/
(Eski Site Okunma Sayısı: 38869)
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.