Son Dakika: Çanakkale Teknopark Anadolu’da Yine Zirvede *** Biga’da Uyuşturucu Operasyonu Yapıldı *** CHP’li Güneşhan: “Deprem Bölgesinde Eğitim Büyük Sorun!” *** Gazetecilerden İl Genel Meclisi Başkanı’na Ziyaret *** 101 Anne Yüzlerce Öğrenci İle Buluştu *** WhatsApp Haber Hattı: 05437951277

Vatan Kokusu

Türk Milleti çok büyük bir evladını kaybetti! Acımız gerçekten çok büyük. Sadece Türkiye ve Azerbaycan Türklerinin değil, bütün Türk dünyasının acısı çok büyük. O gerçek bir Asena ve gözü pek..

Vatan Kokusu
Yayınlanma: 391 Okuma

Türk Milleti çok büyük bir evladını kaybetti!
Acımız gerçekten çok büyük.
Sadece Türkiye ve Azerbaycan Türklerinin değil, bütün Türk dünyasının acısı çok büyük.
O gerçek bir Asena ve gözü pek bir Tomris’ti.
O yaşamın ve insanın değerini bilen bir hekim, hak ve adalete inanmış bir hukukçu, olaylara ve Türk dünyasına duyarlı bir gazeteci, ince ruhlu bir şair ve yazardı.
“Aşk Başka”, “Allah Seven Kalplerle Beraberdir”, “Yürüyordu Çırpınan Bir Yürekle”, “Bağımsızlığa Adanmış bir Ömür”, “Karabağ Hikâyeleri”, “Türk Ruhunun Söz Bayrağı”, “Bir Vatandan Bir Vatana”, “Karabağ’dan Doğan Güneş ve Ay”…

Bütün bunlar yazdığı kitapların adlarıydı.
Hele ki, Ahıska Türklerinin sürgününü konu alan bir kitabı var ki, adı bile gönül telimizi titretiyor.
“Bu yol sürgün yoludur, giden dönmez, sağ kalan bir ömür hasret çeker. Ama son nefeslerinde bile bir gün vatanına, yurduna, toprağına döneceğine inanır Ahıska Türkleri. Onlar bu ümitle yaşar, bu ümitle ölürler…” Özledikleri bir tek şey vardır o da “Vatan Kokusu”…

Evet, kitabının adı “Vatan Kokusu”ydu.
Kısacık bir ömre, sayısız program, sayısız hizmet ve tam 10 tane de kitap sığdırmıştı.
“Bu kadar büyük bir milletin dünyanın çeşitli yerlerindeki insanları ağlıyor. İnsanımızı bu acıdan kurtarmanın yolunu bulmalıyız. Biz bu yolun birlik, beraberlik ve sahiplenmekten geçtiğini biliyoruz.”
“Azerbaycan biziz, Türkiye biziz, Kerkük biziz, Balkanlar biziz, Kuzey Kıbrıs biziz. Bizim artık birbirimizi sahiplenerek yola çıkmamız lazım” diyen bir Turancı; “Sınır içi milliyetçiliği değil sınırlar üstü milliyetçiliği olacak” diyen bir stratejist ve “Türkiye’nin güçlü olmasının Türk dünyasının güçlü olması demektir” diyen bir Türkiye aşığıydı.

Daha sağlığında, aşığı olduğu Türk Milleti’ne faydalı olabilmek adına bütün organlarını bağışlayabilen fedakâr bir Can’dı.
O, eylemleri ve söylemleriyle, modern Türk kadınının bütün dünyaya yansıyan ışıltılı ve aydınlık yüzüydü.
Ve O, bir milletvekili idi.
Ama öyle basit ve sıradan değildi…

Bakın şimdi. Bizim parlamentoda kaç milletvekili var?
Tam 600 tane.
Azerbaycan’da 121, Özbekistan’da 150, Kazakistan’da 98, Türkmenistan’da 125, Kırgızistan’da 120 ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde de 50 Türk milletvekili var. Özerk Türk cumhuriyetlerini saymazsak dünyada Türk milleti için çalışan tam 1264 tane milletvekili var.

İyi de, bu kadar milletvekili içinden, bir Ganire Paşeyava kadar tanınanı var mı?
Onun kadar popüler olabileni var mı?
Onun kadar yazıp çizebileni, onun kadar Türk milleti ve Türk birliği için çalışanı ve çırpınanı var mı?
Hani demek istediğim bir Ganire Paşeyava kadar iz bırakanı var mı?

Biliriz ki, sevgi emek ister, sevgi fedakârlık ister, ter ister, kan ister ve bazen de can ister. Deyin hele, vatan ve millet sevgisinin gereğini bir Ganire kadar yerine getirebilen biri var mı?
Varsa siz söyleyin, ama ne yazık ki yok!
Eğer Ganire Hanım gibi 50 tane vekilimiz olsaydı, emin olun Türk Birliği çoktan kurulmuştu.
Ama yok!

İşte Ganire Hanım bu yüzden çok değerliydi ve işte bu yüzden çok özeldi.
Türkiye ile Azerbaycan’ın bu kadar yakınlaşmasında payı çok büyüktür. Türk Birliği mayasının Türk dünyasında tutmaya başlamasında payı çok büyüktür. Eğer ki bugün Karabağ’da Türk bayrakları dalgalanıyorsa manevi emeği çok büyüktür.

Ve görünen odur ki, Türk Birliği için gönüllerde tutuşturduğu o kutlu ateş giderek büyüyecek ve bütün Türk dünyasını kutuyla saran, büyük bir Turan yangınına dönüşecektir.

Son yıllarda Azerbaycan’dan parlayan bir Türk yıldızıydı. Kendisine geleceğin Azerbaycan Cumhurbaşkanı gözüyle bakılıyordu.
Fakat gelin görün ki, Asena’mızı aniden kaybettik!
Daha gonca gülken, etrafına mis gibi vatan kokuları yayarken ve aynı bir gök ekin gibi…
Zamansız kaybettik!
Ne olduğunu bile anlayamadık!

Önce denildi ki, hastadır, komadadır. Sonra denildi ki, öldü! Daha sonra hayır ölmedi tedavi altında… Umutla bekledik ama olmadı. Olamadı ve vatan kokusunu kaybettik!
Neresinden bakarsanız, bakın şaibeli ve muammalı bir ölüm!

Belki tarifi zor, ama hissediyor insan: Bu işte bir bit yeniği var, kara veya karartılmış bir şeyler var. Yangından mal kaçırır gibi bir defin var. Elbette öğreneceğiz, çünkü bu acunda hiçbir sır sonsuza kadar sır olarak kalmaz. Günü geldiğinde sorulacak bir hesap varsa emin olun o da sorulacaktır.
Dediğim gibi bu işte bir bit yeniği var.

Hatırlayınız…
Türk Milletinin değerli evladı Sinan Ateş… Son Türk Devleti’nin başkentinin tam da göbeğinde, güpegündüz kahpece kurşunlanarak öldürülmedi mi?
Öldürüldü!
Türk Milleti acısından yanıp kavrulmadı mı?
Kavruldu.
Peki, Sinan Ateş evladımız için bir taziye bile yayınlamayanlar kimlerdi?
T.C. Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Doktor Devlet Bahçeli…

Şimdi başka bir değerli vatan evladını kaybettik!
Bütün Türk dünyası yanıp kavrulurken, sessiz kalan kim? Azerbaycan Devlet ricali! Peki, yine taziye bile dilemeyenler kimler?

T.C. Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Doktor Devlet Bahçeli…
Ganire Hanım neden öldü bilmiyoruz. Fakat eğer öldürüldü ise, Sinan Ateş’i öldürenler kimlerse, Ganire Hanım’ı öldürenler de onlardır, en azından zihniyet olarak onlardır.

Bir Türk yıldızının zamansız kayarak ebediyete intikal etmesinin ardından, Azerbaycan Devlet ricalinin suskunluğu nedendir?
Neden hiçbir taziye mesajı bile yayınlanmamıştır?
Kendisi bir milletvekiliydi, yani bir devlet büyüğüydü. O halde cenazesi için bir devlet töreni niçin düzenlenmemiştir?

Türk ülküsü ve Türk Birliği yoluna ömrünü vakfeden bir vatan evladının cansız bedeninden, bir Türk/Azerbaycan bayrağı neden esirgenmiştir?
Cenaze namazında, bedeni niçin yerlerde bekletilmiştir?
Cenazesi, aynı yangından mal kaçırır gibi, neden büyük bir aceleyle defnedilmiştir?
Ölüm nedenini aydınlatacak bir otopsiye, niçin gerek görülmemiştir?
Asena’mıza kim kıydı?

Unutmayın!
Türk Milleti’ne karşı ihanetin ve düşmanlığın zirve yaptığı bir dönemden geçiyoruz. Nereden yeni bir filiz versek ve hangi daldan yeni bir yaprak çıkarmaya kalksak kırmak isteyenleri çok oluyor.
Bu nedenle Türk’ün en uyanık ve en şüpheci davranması gereken zamanlardayız.

Demem o ki, samimi olarak Türk Milleti’ne, Türk Devleti’ne ve Türk Birliği’ne hizmet için çalışan her Türk evladı ne yediğine, ne içtiğine ve hangi ilaçları aldığına çok dikkat etmelidir.
Çünkü önümüzdeki dönemde o çok sevdiğimiz Vatan Kokusu’nun özlemle burunlarımızda tütmemesi, Türk’ün zindanlarda veya sürgünlerde ömür tüketmemesi; ömürlerini Türk mefkûresine vakfeden vatan evlatlarının yaşamasına ve üretmesine bağlıdır.

Vatan Kokusu her daim burnunuzda, vatan aşkı ise her daim yüreğinizde kızıl bir kor olsun.
Türkçülük gününüz kutlu olsun.

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.